İhtiyati haciz, borçlunun malvarlığı üzerinde, alacaklının haklarını güvence altına almak amacıyla uygulanan geçici ancak etkili bir yasal araçtır. Hukuk sistemimizde alacaklıların haklarını koruma amacıyla bir takım hukuki tedbirler bulunmaktadır. Özellikle borçlunun, alacaklının alacağını tahsil etmesini engellemeye yönelik mal kaçırma veya malvarlığını gizleme gibi davranışlarda bulunmasının önüne geçmek için çeşitli koruma önlemleri mevcuttur. İhtiyati haciz de bu önlemlerden bir tanesidir.
Peki bu önemli tedbirin şartları nelerdir, karar nasıl alınır ve kaldırılır? Ayrıca ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir arasındaki farklar nelerdir ve tazminat davası süreci nasıl işler? Bu yazımızda merak edilen tüm detaylara açıklık getirerek sizleri bilgilendireceğiz.
Hayatta bazen alacaklarımızı tahsil etmekte zorlanabiliriz. Özellikle ticari ilişkilerde veya borç-alacak dengesinde, borçlu kişinin mal varlığını kaçırma ihtimaline karşı bazı hukuki güvenceler devreye girer. İhtiyati haciz tam da böyle bir durumda kullanabileceğiniz güçlü bir koruma mekanizmasıdır.
En basit haliyle, ihtiyati haciz, alacaklının henüz davası sonuçlanmadan alacağını güvence altına almasını sağlayan geçici bir tedbirdir. Yani mahkeme kararıyla borçlunun taşınır veya taşınmaz mallarına geçici olarak el konulur. Bu süreçte borçlu mallarını elden çıkaramaz, satamaz ya da başkasına devredemez. Böylece alacağın tahsilatı için sonradan doğabilecek riskler en aza indirilmiş olur.
Bu tedbirin amacı borçlunun alacaklıdan mal kaçırmasını önleyerek mahkeme sürecinden sonra alacağın tahsil edilebilmesini kolaylaştırmaktır.
Şöyle özetleyebiliriz: Alacaklı, ödemesini zamanında alamadıysa ve/veya borçlunun mal kaçırmasından endişeleniyorsa mahkemeye başvurarak ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Mahkeme, delil ve şartların uygun olduğuna kanaat getirirse bu kararı verebilir ve kararla birlikte borçlunun mal varlığına geçici şekilde el konulur.
Ancak ihtiyati haciz kesin haciz değildir. Mallara el konulsa da mülkiyet tamamen el değiştirmez. Borçlu, mallarını kontrol etmeye devam edebilir fakat onları başkasına devredemez. Bu da alacaklının haklarının korunmasını sağlar.
Haczin konusuna ilişkin mallar, taşınmaz, banka hesapları ve menkul kıymetler gibi çeşitli şekillerde olabilir. Borçlu adına kayıtlı bu varlıklar üzerinde haciz işlemi tesis edildiğinde, bu varlık üzerinde işlem yapılması sınırlandırılır. Böylece borçlu mallarını bu süreçte satamaz ya da devredemez.
İhtiyati haciz uygulamasında, borçluya ait mallara veya alacaklara geçici olarak el konulması söz konusudur. Ancak bu önemli koruma mekanizmasının kullanılabilmesi için bazı yasal şartların mutlaka yerine getirilmesi gerekir. Peki,kanuna göre ihtiyati haciz kararı almak isteyen bir alacaklı neleri yerine getirmelidir? Detaylarına birlikte bakalım.
Yukarıda özetlenen şartları yerine getiren alacaklı, mahkemeye başvurup ihtiyati haciz kararı isteyebilir. Bu şartların sağlanmaması durumunda mahkeme ihtiyati haciz kararı vermez. Ancak her dosyanın ve olayın kendine has özellikleri bulunduğundan, bir uzmandan yardım almak sürecin sağlıklı işlemesi için büyük kolaylık sağlayacaktır.
Alacaklarınızı güvence altına almak için başvurulan ihtiyati haciz kararının nasıl alındığı merak edilen önemli bir konudur. Özellikle borçlunun mal kaçırma ihtimali olduğunda, alacaklının haklarını hızlı ve etkili bir şekilde koruyabilmesi için bu yola başvurulabilir. Peki, ihtiyati haciz kararı almak için hangi adımlar izlenmelidir? Gelin,süreci adım adım ve anlaşılır bir şekilde inceleyelim.
İlk olarak, ihtiyati haciz talebiyle ilgili olarak alacaklı, alacağını belgeleyen evraklarla birlikte yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurur. Burada önemli nokta, alacaklının elinde yazılı bir belgeyle alacağını kanıtlaması gerektiğidir. Yani, mahkemeye gidip “Ben alacaklıyım, malına haciz koyulsun” demek tek başına yeterli değildir. Bulunması gereken yazılı belge genellikle bir fatura, senet veya sözleşme olabilir. Eğer elinizde kesin bir belge yoksa ya da alacağınız tamamen henüz ispatlanmamışsa mahkemenin talebinizi reddetme ihtimali vardır.
Başvuru sırasında, mahkeme genellikle alacaklının bir teminat göstermesini talep eder. Teminat, borçlunun haksız bir şekilde zarara uğramaması için alacaklının mahkemeye yatırdığı paradır. Çünkü ihtiyati haciz kararı verilirse, borçlunun malvarlığı geçici olarak kısıtlanmış olur; kararın haksız çıkması durumunda, borçlu mağdur olmasın diye bu teminat önemlidir.
Mahkeme süreci oldukça hızlı işler. Gerekli evraklar ve teminat tamamlandığında, hâkim çoğunlukla dosya üzerinden karar verir. Ancak bazı durumlarda küçük bir duruşma yapılabilir veya borçlu taraf da davet edilerek savunması alınabilir. Kararın verilmesiyle birlikte alacaklının başvurusu doğrultusunda belirlenen malvarlıklarına haciz işlemi başlatılır.
Verilen kararın uygulanması aşamasında, karar alındıktan sonraki 7 gün içinde icra dairesine başvurmak gerekir. Aksi takdirde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden geçersiz hale gelir. İcra dairesi, mahkeme kararını derhal uygular ve borçlunun belirlenen malvarlıklarına haciz konulur.
Tüm bu süreçte dikkat edilmesi gereken en önemli unsur, başvuru ve uygulama aşamalarında sürelerin özenle takip edilmesidir. Alacaklının hak kaybı yaşamaması adına işlemlerini mümkün olan en kısa sürede ve eksiksiz olarak yerine getirmesi büyük bir önem taşır.
Alacaklının talebiyle mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararı, borçlu açısından önemli kısıtlamalara yol açabilir. Bu nedenle, hak kaybına uğranmaması için birkaç farklı yol ile bu kararın kaldırılması mümkündür. Her bir yöntem, farklı koşullara ve durumlara göre devreye girebilir. Aşağıda bu kaldırma yollarını daha ayrıntılı şekilde bulabilirsiniz.
Borçlu, kendisine uygulanan ihtiyati haciz kararına karşı itiraz etme hakkına sahiptir. Bu sayede, karara neden olan gerekçelerin gerçeğe uygun olmadığını veya hukuka aykırı olduğunu iddia edebilir. İtiraz süreci şu şekilde işler:
Mahkeme yapılan itirazı değerlendirir ve gerekiyorsa tarafları dinler. Eğer haklı bir sebep bulunursa ihtiyati haciz kararı iptal edilebilir ya da değiştirilebilir.
Bazen borçlu, kararın kaldırılması için alacak tutarı kadar teminat gösterebilir. Yani borçlunun haczi kaldırmak için alacaklının talebini güvence altına alacak bir bedeli mahkemeye yatırması gerekir. Bu süreçte dikkat edilmesi gerekenler:
Bu yöntem pratikte sıklıkla tercih edilir. Böylece hem borçlu mağdur olmaz hem de alacaklının hakkı güvence altında olur.
İhtiyati haciz kararının bir diğer kaldırılma sebebi ise sürelere uyulmamış olmasıdır. Alacaklı, mahkemeden aldığı kararın uygulanabilmesi için belirli yasal süreler içinde icra müdürlüğüne başvurmalı ve takip işlemlerini başlatmalıdır. Eğer bu süreçler içerisinde gerekli adımlar atılmazsa, yani kanunda öngörülen sürelerin geçirilmesi söz konusu olursa, haciz kararı kendiliğinden sona erer.
Bu süreler dikkatle takip edilmeli ve hak kaybına uğramamak için gerekirse bir hukukçuya danışılmalıdır.
Hukuki süreçlerde, özellikle alacaklıların haklarını güvence altına alma konusunda karşımıza sıklıkla çıkan iki önemli koruma yolu vardır: İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir. Her ne kadar ikisi de borçlunun mal varlığı üzerinde sınırlamalar getirse de amaçları, uygulanma şekilleri ve sonuçları açısından birbirinden önemli yönlerle ayrılır.
Hangi durumlarda hangisinin kullanılacağı çoğu zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Bu nedenle aşağıda sizin için can alıcı farkları net ve anlaşılır bir şekilde tablo halinde özetledik:
Kriter | htiyati Haciz | İhtiyati Tedbir |
---|---|---|
Amacı | Para alacaklarının güvence altına alınması, borçlunun mallarına el konulması | Paradan farklı alacaklarda veya özel durumlarda tarafın hakkını korunması, mevcut durumun değiştirilmesinin önlenmesi |
Uygulama Alanı | Sadece para veya teminat alacaklarında uygulanır | Mal, hak, alacak gibi birçok farklı durumda uygulanabilir |
Şartları | Kesinleşmiş bir para alacağı olması gerekir | Hakkın tehlikede olması ve telafisi imkânsız zarar ihtimali |
Mahkemeye Başvuru | İcra mahkemelerine başvurulur | Davanın görüldüğü mahkemeye başvurulur |
Kararın Etkisi | Borçlunun mallarına geçici olarak el konulur, satış yapılamaz | Belirli bir işlemin yapılmasını veya yapılmamasını engeller |
Süreç | Haciz kararından sonra icra işlemleri başlar | Mahkeme şartlarına göre geçici koruma sağlanır |
Teminat Gerekir mi? | Genellikle teminat istenir | Mahkemenin takdirine bağlı olarak teminat alınır |
Sonuçları | Alacak kesinleşirse haciz kalıcı hale gelir, aksi halde kalkar | Tedbir kararı şartlara göre kaldırılır veya devam eder |
Tablodan da anlaşılacağı üzere, iki uygulama arasındaki temel fark, koruma türünün niteliğinden ve hangi durumlarda tercih edileceğinden kaynaklanır. Örneğin bir alacaklının sadece para talebi varsa genellikle ihtiyati haciz yoluna başvurulması gerekirken; mal teslimi, yapının inşasının durdurulması gibi farklı amaçlar söz konusuysa ihtiyati tedbir daha uygun olur. Her iki işlemin de sonuçları farklı olduğu için uzman bir avukata danışmanız hak kaybı yaşamamanız açısından önemlidir.
Bazen mahkemeler tarafından ihtiyati haciz kararı verildikten sonra bu kararın haksız ya da yersiz olduğu ortaya çıkabilir. Bu durumda haksız haciz nedeniyle zarara uğrayan kişinin, uğradığı zararların tazmini için dava açma hakkı vardır. Bu sürece ise ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davası denir. Özellikle ticari hayatın hızla aktığı bir ortamda yanlış uygulanan bir haciz kararı, büyük maddi kayıplara ve itibar zararına neden olabilir. Peki, ihtiyati haciz nedeniyle uğranan zararlara karşı nasıl bir yol izlenir ve tazminat davası nasıl açılır? Gelin, birlikte detaylıca bakalım.
Tazminat talebiyle mahkemeye başvurabilmek için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir. En başta, uygulanan haciz kararının sonradan geçersiz veya yersiz olduğunun kayıt altına alınmış olması gereklidir. Ayrıca zarar gören kişi gerçekten bir kaybının veya zararın doğduğunu ispatlamak zorundadır.
Mahkemeye sunulacak belgeler arasında zarar gören mal listesi, gelir kaybını gösteren evraklar ya da haciz kararının kaldırıldığına dair resmi yazışmalar yer almalıdır. Zarara yol açan olayın ve sebep-sonuç ilişkisinin iyi gösterilmesi gerekir. Zararları ndetaylı biçimde belgelenmesi ve mahkemeye sunulması gerekmektedir.
Tazminat davası açarken dikkate alınan başlıca noktalar şunlardır:
Tazminat çoğunlukla, hak kaybına uğrayan kişinin uğradığı gerçek zararların yanı sıra kimi durumlarda itibar zedelenmesi gibi manevi zararları da kapsayabilir. Davanın açılması ve yürütülmesi süreci karmaşık görünebilir fakat iyi hazırlanmış bir dosyayla hak kaybınızın giderilmesi mümkündür.
Her aşamada bir avukattan destek almak, sürecin hatasız ve hızlı ilerlemesini sağlayacaktır. Unutmayın, haksızlığa uğradıysanız ve zararınız söz konusuysa yasal haklarınızı gecikmeden arayabilirsiniz.
İhtiyati haczin kesin hacze dönüşebilmesi için alacaklının alacağına ilişkin olarak icra takibi başlatması ve borçlunun bu takibe itiraz etmemesi veya yapılan itirazın kesin kaldırılması gerekir. Ayrıca alacak miktarı kesinleştikten sonra mahkeme veya icra müdürlüğü tarafından karar verilerek ihtiyati haciz kesin hacze dönüştürülür.
Bir malın üzerinde ihtiyati haciz bulunması, o malın mülkiyetinde ya da satılmasında doğrudan bir yasaklama getirmez. Mal sahibi, hacizli malı üçüncü kişilere satabilir; ancak satılan mal üzerindeki ihtiyati haciz yeni malike karşı da geçerli olur. Satış işlemleri yapılsa bile, haciz kaldırılmadıkça veya borcun ödenmesi sağlanmadıkça, hacizden doğan haklar malın yeni sahibi için de devam eder.
İhtiyati haciz, kural olarak para alacakları için geçerli bir koruma tedbiridir. Para borcuna veya teminat verilmesine ilişkin ilamsız icra ya da ilamlı icra işlemlerinde uygulanabilir. Ancak alacaklı, alacağın bir para borcuna dayandığını ve gecikme riskinin bulunduğunu ispat etmelidir. Her ne kadar genel olarak para alacakları için uygulansa da, kanunen belirtilen sınırların dışında kalan bazı özel alacak türleri için ihtiyati haciz talebinde bulunulamaz.
İhtiyati haciz alacaklının yasal süreler içinde takibe başlamaması, borcun ödenmesi veya ihtiyati haciz kararının kaldırılması gibi hallerde sona erer. Ayrıca mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabul edilmesi halinde de haciz hükümsüz hale gelir. En genel ifade ile ihtiyati haciz kararı, takip işlemlerinin kesin duruma geçmesi veya borcun tahsil edilmesiyle sona erer.
İhtiyati haciz kararına karşı, haczin tatbikinden başlamak üzere yedi gün içinde itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren mahkemeye yapılmalı ve gerekçeli olmalıdır. Taraflar gösterdikleri delillere dayanarak kararın kaldırılmasını veya değiştirilmesini isteyebilirler. Süresi içinde yapılmayan itirazlar haczin devamında etkili olmayacaktır. Yargılama sırasında sunulan bu itirazlar mahkeme tarafından incelenerek karara bağlanır.
İhtiyati haciz talep edilecek mahkeme, genellikle borçlunun yerleşim yeri mahkemesi ile borcun doğduğu veya ifa edilmesi gereken yer mahkemesidir. Dava konusunun niteliğine göre Asliye Hukuk Mahkemesi ya da Ticaret Mahkemesi yetkili olabilir. Alacaklının talebini içeren dilekçesi, kanunda belirtilen şartları taşımalı ve ilgili belgelerle birlikte mahkemeye sunulmalıdır. Mahkeme talebi inceleyip uygun görürse ihtiyati haciz kararı verir.
Kanun gereğince ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklının, doğabilecek tazminat riskine karşı bir teminat göstermesi zorunludur. Bu teminat mahkemenin gösterdiği yasal mercie, genellikle adli emanet kasasına yatırılır. Teminatın yatırıldığına dair belge mahkemeye ibraz edilmelidir. Teminat miktarı hakim tarafından takdir edilir ve esas davanın sonucuna göre, teminatın iadesine veya tazminata çevrilmesine karar verilebilir.
İhtiyati haciz kararına karşı yapılan itiraz sonucu verilen karar, mahkemenin nihai kararıdır ancak kesin değildir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Taraflardan biri itiraz üzerine verilen kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla üst mahkemeye başvurabilir. İstinaf sürecinde işlemin hukuka uygun olup olmadığı tekrar incelenir ve gerekirse karar kaldırılarak yeni bir karar verilebilir.
Taşınmaz üzerinde konulan ihtiyati haciz, esas haciz işleminin uygulanmaması, borcun ödenmesi, ihtiyati haczin kaldırılması veya mahkeme kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Eğer alacaklının başlattığı takip kesinleşmez ya da borç tasfiye edilirse, taşınmaz üzerindeki haciz şerhi tapu müdürlüğü tarafından kaldırılır. Ayrıca mahkeme kararı ile veya tarafların anlaşması ile de ihtiyati haciz düşürülebilir.